Çocuk Homeopati
Homeopati, benzeri benzerle tedavi etme esasına dayanır. Yunanca bir terim olup; Homoios = Benzer ve Pathos = Hastalık kelimelerinden oluşmuştur. Bir madde (bitki, hayvan, mineral vb.) vücuda verildiğinde nasıl bir etki oluşturuyorsa aynı maddenin minimal dozu aynı etkiyi gösteren benzer hastalığın tedavisinde kullanılır. Yani fazlası sıkıntı yaratan bir maddenin azı tedavi edicidir. Örneğin kahve tüketmek uykusuzluk yapar fakat homeopatik yolla elde edilmiş kahve remedisi uyku bozukluğu tedavisinde kullanılabilir şeklinde bir örnek verebiliriz. Çivi çiviyi söker mantığı da bir miktar durumu anlaşılabilir kılmak için söylenebilir.
Allopatik Tıpta yani günümüz tıbbında örneğin ağrı semptomu; ağrının zıddı olan ağrı kesici ilaçlarla kesilmeye çalışılırken, Homeopatide ağrının şekline, oluşum mekanizmasına ve kişiye özel olarak verilen remedilerle çözümlenmeye ve olayın orjinine yönelik tedavi verilmeye çalışılır yani semptomların üstü kapatılmaz, halının tozu halının altına süpürülmez. Semptomlar (belirtiler) herkeste ayrı bir durumun temsilcisi olarak değerlendirilir kişinin anamnezi (hikayesi) çok ayrıntılı bir şekilde alınır ve kişi Ruh, Beden, Zihin üçlüsü değerlendirilerek bir tedavi protokolüne alınır. Ayrıntılı homeopatik anamnezden sonra kişiye uygun remedi verilir ve belli aralıklarla takibi ve tedavisi yapılır.
Homeopatide ağrı kesiciler, antibiyotikler, antidiyabetikler, antihipertansifler, antihistaminikler diye ayırd edilen genel olarak herkese kullanılan bir ilaç listesi yoktur. Örneğin birinin ağrısına iyi gelen bir remedi diğerinin kaşıntısını önlemek için kullanılabilir. Hatta ayrıntılı anamnez ile kişinin doğmadan önceki anne babadan ve önceki nesillerden getirdikleri, çocukluğunda yaşadıkları, hayatta karşılaştıkları, olaylara verdiği tepkiler, hayata bakış açısı, hastalıklarının semptomlarını tarif etme şekli, çevre faktörlerden nasıl etkilendiği, gördüğü rüyalar vb. her şey değerlendirmeye alınarak tespit ettiğimiz kişinin yapısalı dediğimiz remedi ismi belirlenerek o kişinin farklı hastalıklarının tedavisinde kullanılır. Bu tespit çok da kolay olmasa da uzman bir homeopat hekim tarafından yapılabılabilir. Çoğu zaman hekim, bu süreçte hastasıyla birlikte yol alırken hastaya ihtiyacı olan ilk remediyi verdikten sonra farklı semptomların ortaya çıkmasıyla yine farklı ya da aynı remedi verilerek tıpkı bir soğanın katmanları gibi dıştan içe doğru sorunlar soyula soyula ve iyileştirmeler yine aynı şekilde sağlanarak bir dizi gelişim ve heyecanla sağlığa ve iyilik haline doğru yol alınır. Homeopat hekim; kişiye değer veren, yaratılanın her halini kıymetli bilen ve hastasını bu yolda yalnız bırakmadan elinden tutarak şifaya yol aldıran sanatkâr bir ustadır aslında.
Homeopatik yaklaşımda hasta özeldir ve şahsına münhasırdır. Hastalığının ne olduğu değil hastanın kim olduğu neye ihtiyacı olduğu önemlidir. Kişinin durumu tespit edilip uygun tedavi prokolü düzenlenince de kişinin farklı grup hastalıkları da böylelikle tedavi edilmeye başlanır. Homeopati akut ya da kronik tüm hastalıklarda ve hatta yenidoğan döneminden itibaren bebeklerde ve her yaş grubunda hekim tarafından uygun görülmesi şartıyla kullanılabilen; doğal, yan etkisiz, bütüncül, kalıcı ve kökten çözüm sunan bir tedavi şeklidir. Remedi dediğimiz minik topçuklar tedavide kullanılan ilaçlardır fakat yüzlerce hatta binlerce kez seyreltildiği için içerisinde etken madde yoktur. Seyreltilme işlemi ile maddenin tedavi edici gücü yani potensinde artış, tüm zehirli ve istenmeyen etkilerinden kurtulmuşluk elde edilir. Yan etkisiz olması, minimal dozda remedi kullanımı ve genellikle de tek remedi esasına dayalı olduğu için, aynı zamanda ağız içerisine bırakılan minicik bir topçuğun ( globül, remedi) ağız içerisinde erimesi ile tedavinin başlıyor olmasından dolayı kullanım kolaylığı sunduğundan çocuklarda kullanımı etkin ve yaygındır. Aynı zamanda çocuklarda homeopatiye cevabın daha iyi olduğu da gösterilmiştir.
Hipokrat (M.Ö. 460-377) ve Paracelcus (1493-1541) Homeopatik yaklaşımlardan bahsettikleri için Homeopatinin ilk öncülerinden kabul edilmekle birlikte, Homeopatinin asıl kurucusu Samuel Hahneman (1755-1843) dır ki; Hahneman, Homeopatinin yukarıda bahsettiğimiz ilkelerini kurmuş ve tedavide 100 kadar remedi bulmuştur. Hahneman sonuç olarak tedavide önemli olanın hastalık olmadığını, hastanın kendisi olduğunu söylemiştir. Çünkü yaptığı incelemelerde aynı remediyi verdiği kişilerde sonuçların farklı olduğunu görmüş farklı hayat tarzı olan, farklı düşünen, farklı beslenen kişilerdeki sonuçlarda farklıdır demiştir.
200 yıllık geçmişi olan Homeopati günümüzde çeşitli ülkelerde yaygın olarak uygulanmaktadır. İngiltere’de ve Avrupa’ da Homeopati hastaneleri vardır ve homeopatik ilaçlar yaygın olarak kullanılmaktadır. Dünya Sağlık Örgütü (WHO) Sağlığı; “Sağlık bütünüyle fiziksel, zihinsel ve sosyal iyi olma halidir ve yalnızca hastalığın ya da yetersizliğin yokluğu durumuyla sınırlandırılamaz” şeklinde tanımlar. Homeopati işte bu tanım içerisine giren (akut ya da kronik) durumlarda tedavi imkânı sunmaktadır.